Kan Pıhtısı Mı, Düşük Mü?

Kan pıhtısını sağlayan hücrelere trombosit denilmektedir. Kanın pıhtılaşmasını sağlayan trombosit normal değerinin altına düşerse bu duruma trombositopeni denir. Bu durumda hastalık ortaya çıkar. Yaralanma durumunda kanın pıhtılaşması gecikir ve kan kaybı çok olur.
Trombosit düşüklüğü sonucunda bağışıklık sistemini etkileyen hastalıklar, dalak büyümesi, ilik hastalıkları ve gebelik döneminde görülen rahatsızlıklar oluşabilir. Trombosit düşüklüğü tedavisi için kan nakli, istirahat ve ilaç kullanımı uygulanabilir.
Trombosit düşüklüğü teşhisi konulduğu zaman ilk olarak uzun süre dinlenme ve yatak istirahati verilir. Yaralanmalara karşı kişi kendisinin korumalıdır. Aksi halde ufak bir yaralanma sonucunda kan pıhtılaşması geç olacağından kan kaybı çok olacaktır. Trombosit seviyesi normal değerin çok altında hastalar için ise kan nakli diğer adıyla kan transfüzyonu önerilmektedir. Kan nakli hastanın yaralı olduğu veya yaralanma riski çok olduğu durumlarda yapılır. Kan damarı içerisine yerleştirilen bir hatla daha önce steril olduğu kanıtlanmış kan hastanın vücuduna verilir. Eğer trombosit düşüklüğü kemik iliği hastalığının sonucunda ortaya çıkıyorsa değerlerin riskine göre kan nakli her zaman yapılabilir. Trombositopeni dalak büyümesi ve karaciğer hastalıkları sonucunda olabilmektedir. Dalak büyümesi sonucunda organ daha fazla trombosit depolar ve böylece kanda trombosit değeri düşer. Eğer kan nakli, istirahat ve ilaç gibi tedaviler cevap vermezse dalağın alınması veya dalağın değiştirilmesi gerekir. Bağışıklık sisteminde oluşan bazı hastalıklardan dolayı vücut kendi trombositlerine karşı savaş açar ve hasar meydana getirir. Kortikosteroidler bu savaşlara engel olur.
Trombosit düşüklüğünün tedavisinde kullanılan diğer bir yöntem ise plazmaferezdir. Yani plazmanın değiştirilmesidir. Kan naklinden farklı olarak hastanın kendi kanı alınır ve plazması değiştirildikten sonra tekrar hastaya enjekte edilir.

Dikkat edilmesi gerekenler
-Hasta kendisini çok yoracak ve yaralanmalara neden olacak her türlü faaliyetten uzak durmalıdır.
-Alkol tüketimini en aza indirmelidir. Hatta tamamen bırakmalıdır.
-Aspirin gibi ilaçları kullanmamalıdır. Çünkü bu tarz ilaçlar mide kanamalarına yol açar. Bu tarz ilaçları doktor kontrolünde kullanmalıdır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir